NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
وَسُلَيْمَانُ
بْنُ دَاوُدَ
الْعَتَكِيُّ
قَالَا
حَدَّثَنَا
حَمَّادُ
بْنُ زَيْدٍ
عَنْ
النُّعْمَانِ
بْنِ رَاشِدٍ
عَنْ
الزُّهْرِيِّ
قَالَ مُسَدَّدٌ
عَنْ
ثَعْلَبَةَ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
أَبِي صُعَيْرٍ
عَنْ أَبِيهِ
وَقَالَ
سُلَيْمَانُ
بْنُ دَاوُدَ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
ثَعْلَبَةَ
أَوْ
ثَعْلَبَةَ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
أَبِي
صُعَيْرٍ
عَنْ أَبِيهِ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
صَاعٌ مِنْ
بُرٍّ أَوْ
قَمْحٍ عَلَى
كُلِّ
اثْنَيْنِ
صَغِيرٍ أَوْ
كَبِيرٍ
حُرٍّ أَوْ
عَبْدٍ
ذَكَرٍ أَوْ
أُنْثَى
أَمَّا غَنِيُّكُمْ
فَيُزَكِّيهِ
اللَّهُ
وَأَمَّا فَقِيرُكُمْ
فَيَرُدُّ
اللَّهُ
تَعَالَى عَلَيْهِ
أَكْثَرَ
مِمَّا
أَعْطَى
زَادَ سُلَيْمَانُ
فِي
حَدِيثِهِ
غَنِيٍّ أَوْ
فَقِيرٍ
Abdullah b. Sa'lebe veya
Sa'lebe b. Abdullah b. Ebî Suayr, babasının şöyle dediğini rivayet etmiştir. Resûlullah
(s.a.v.) şöyle buyurdu:
"(Fıtır sadakası)
küçük veya büyük, hür veya köle, erkek veya kadın her iki kişiye buğdaydan bir
sâ'dır. (Fıtır sadakası veren) zengininizi Allah (günahlardan arıtıp malını)
temizler. Fakirinize gelince de (fıtır sadakası olarak) verdiğinden Allah, ona
daha fazlasını verir."
Süleyman (b. Dâvûd)
hadisinde, "zengin veya fakır" sözünü ilâve etmiştir.
İzah:
Ahmed b. Hanbel, V,
432, Darekutnî, es-Sünen, II, 148, 150.
Değişik tariklerle
rivâye tedilen bu hadisin râvisi Müsedded, rivayetinde, "Sa'lebe b. Ebî
Suayr, o da babasından rivayet etti" şeklinde geçerken, Süleyman b. Dâvûd
rivayetinde ise "Abdullah b. Sa'lebe -veya Sa'lebe b. Abdillah- b. Ebi
Suayr, o da babasından rivayet etti." diye geçmektedir. Müsedded'in
rivayeti bazı nüshalarda "Sa'lebe b. Abdillah b. Ebi Suayr" şeklinde
geçmektedir. Buna göre Müsedded ile Süleyman b. Dâvûd, "Sa'lebe b.
Abdullah b. Ebi Suayr" rivayetinde ittifak ediyorlar.
Darekutnî'ye göre
bunların doğrusu, Süleyman b. Davud'un "Abdullah b. Sa'lebe b. Ebi
Suayr" şeklindeki rivayetidir.
Buharı de Tarih adlı
eserinde onun "Abdullah b. Sa'lebe b. Suayr" şeklinde olduğunu ve
Peygamber (s.a.v.)'den vasıtasız yaptığı rivayetlerinin mürsel olduğunu, ancak
babası Sa'lebe'den yaptığı rivayetin mürsel olmadığını söyler.
Anlaşıldığına göre
râvi'nin adının Abdullah, babasını da Sa'lebe olduğu rivayeti, daha doğrudur.
Ancak tercemede, Ebû Davud'un işaret ettiği şekli de belirttik.
Sözündeki
"sâ" kelimesi mahzûf bir mübtedanın haberidir. Takdiri "Fıtır
sadakası" şeklindedir. Bunun için bu söz, tercemede parantez içinde
gösterilmiştir.
"Bürr" ile
"kamh" eş anlamlı kelimelerdir. Râvi Hammaâd b. Zeyd, ikisinden
hangisinin kendisine söylendiğim hatırlamayıp da tereddüt ettiği için ikisinide
zikretmiştir.
"Fakirinize
gelince de (fıtır sadakası olarak) verdiğinden Allah, ona daha fazlasını
verir" sözüyle Peygamber (s.a.v.) fakiri fıtır sadakası vermeye teşvik
etmiş ve Allah'ın ona daha fazlasını vereceğini vâ'd buyurmuştur. Burdaki
"fakir" kelimesinden ya çok zengin olana nisbetle az malı olan ya da
bayram gününde kendisi ve aile efradına yetecek kadar yiyecekten başka fıtır
sadakasına mâlik olan hakiki fakir kast edilmiştir.
Süleyman b. Dâvûd,
rivayetinde "erkek veya kadın" sözünden sonra "zengin veya
fakir" sözünü zikretmiştir. Bu söz az önce tarifi yapılan hakiki fakirin
de fıtır sadakası vermesinin gerektiğine delâlet eder. Mâlik, Şafiî, Ahmed b.
Hanbel, Atâ, İshâk ve âlimelerin çoğu bu görüştedirler.
Ha ne filer ise, fıtır
sadakası havâic-i asliyyeden başka zekât nisâbına mâlik olana vâcibtir.
"Nisaba mâlik olmayana fıtır sadakası vâcib değildir" demişlerdir.
Delilleri Ebû Hüreyre'nin Peygamber (s.a)'den rivâyet ettiği şu hadistir:
Havâic-i asliyye: Ev,
ev eşyası, hizmetçi, binit, kışlık ve yazlık elbiseleri gibi zaruri olan hayatî
ihtiyaçlarla, kitap, silâh ve zena'at (alet çantası gibi) âletleri gibi meslekî
ihtiyaçlardır.
"Zengin olmadıkça
zekât vermek yoktur." Açıklamaya çalıştığımız Sa'lebe hadisi onlara göre
zayıftır. Öyle olmasa bile, fakir kelimesi, çok zengine göre malı az olana
hamledilmiştir. Binaenaleyh hadiste yalnız zenginler kastedilmiştir.
Cumhur bu görüşü
reddederek, Ebû Hüreyre'nin rivayet ettiği hadi-sin.meşhur rivayetinin,
"En hayırlı sadaka, zenginlik halinde verilendir," şeklinde olduğunu
söylemiş ve 39. babtaki hadislerle benzerlerini delil getirmişlerdir.